Akşam biraz dolaşalım dedik. Tabii dışarı çıktığımız zaman tek adres park:)))) Allahdan hem çay bahçesi hem park olan mekanlar varda o oynarken bizde biraz açık havada dinlenme fırsatı buluyoruz. Bu arada bizim orada olmamızdan memnun olmayan biri vardı. Kim mi? İşte bu kedi:))))
Önce peşinden koştu, ne diller döktü biraz sevebilmek için. "ama şeni şeviyoyum, biyas şevebiliymiyim"
Sonra kedi pes etti. Bizimki sinsice sokuldu kediye ve kucağına almaya çalıştı. ayyy nasıl endişeli seyrettim anlatamam. Malum biraz canı yansa tırmalayacak...
Bir güzel sevip okşadı kediyi benim çığlıklarım arasında. Nehir Naz'a belli etmemeye çalışsam da laf aramızda hiç sevmem kediyi...
eeeeee sıkıldı hayvan bizimkinin "ditmeeeeee" feryatları arasında kendini zor kurtardı. "yamamaz tedi ditti"
Yerdeki kozalakları görünce çok dikkatini çekti, bunlar ne diye sordu, anlattım. Bir kaç tane toplayalım eve gidince sürprizim var sana dedim.
Meşhurrr parmak boyalarımız:))) Onları boyadı, boyadı, boyadı....
Adı parmak boyaya eller boyanmadan olmaz. Buna itiraz ettiğim zaman:
-amaaaa anneee bunlayyy paaamak boya
-kızım onun adı parmaklarınla boyadığın için parmak boya
-hayıyyyy anne adı paaamak boya onun yüzden (o yüzden) paaamaklayımı boyamam geyekkkBiraz şımardı....
Sonra biraz kızdı... eeee susamadım tabiki bakarmısınız kollar komple boyandı:)))) Ama Nehir Naz'da çareler birmez yıkanınca geçermiş...
Sonra o bana sürpriz yaptı "anneeee bak bunu şenin için boyadım süüüüpisssssss"
Veeeeeee final. Doğuştan fanatik kızım benim.